22 Ekim 2009 Perşembe

Başbakan'ın askere bakışı


Tüm bu "açılım" sürecinde beni en çok rahatsız eden, hatta daha açık söyleyeyim çıldırtan,başbakanın grup toplantısında yaptığı bir konuşmada, işi din eksenine getirerek, dağda şehit olan askerin de çatışmada ölen teröristin de annesinin aynı secdeye başını koyduğuna dair yaptığı konuşmaydı. Bu konuşma elbette AKP'li milletvekillerini derinden sarstı, bir çoğu göz yaşlarını tutamadı, başbakan hakkında methiyeler düzüldü. Ne de olsa onların gözyaşı dökmeleri için çok derin manalı sözcükler sarfetmeye gerek yok.
Benim açımdan ise bu konuşma Türkiye Cumhuriyeti tarihinde ilk kez "başbakan" sıfatı taşıyan bir kişinin askerle teröristi aynı kefeye koymasıydı. Her şeyi bir kenara bırakalım. Yani vatan sevgisi, şehitlik vs. Bir tarafta kanunen zorunlu olduğu için dağada savaşan bir insan var, onun karşısında ise kişisel sebepleri dolaysıyla orada bulunan bir insan. Yani sen 20 yaşındaki gencini alıyorsun, ona 3 ay eğitim verip dağa yolluyorsun sonra da o çocuk şehit olunca, onun vurduğu teröristin annelerinn çektiği acı üzerinden onları bir tutuyorsun. Böyle bir şeyi bu ülkenin başbakanı nasıl söyler? O zaman niye genç çocuklar hala dağlarda vatan savunması için canlarını ortaya koyuyorlar? Bir de ortak din midir bu işi çözecek ya da annelerin göz yaşlarını değerli kılan? Irak'ta hergün sünnisi- şiisi birbirini boğazlarken, bizde daha 15 sene önce içinde alevi insanlarımızın bulunduğu otel ateşe verilirken, din bu süreçte nasıl olumlu bir rol üstlenebilir? Bir de insanların yaşadığı acıyı gerçek eşit ve anlamlı kılan aynı dine mensup olmalarından mıdır? Çünkü Başbakan'ın çizdiği çerçevede, islama inanmayan ya da onun dışında dine bir mensup annenin, oğlunun ister asker ister terörist olsun hayatını yitirmesi sonucu çektiği acı tanımlanmıyor.

Hiç yorum yok: