15 Ocak 2009 Perşembe

Taraf Radyo Televizyon


Komedi kulübü TRT2 de yayınlanır olmuş da haberimiz yokmuş. Artık işler öyle bir raddeye ulaştı ki, bu noktadan geriye dönüş nasıl olacak gerçekten bir tahminde bulunmak çok zor.
Rezalete bakar mısınız! TRT'nin görevi, kar amacı gütmeden tarafsız bir biçimde halkı aydınlatmak, bilgilendirmek ve eğitmek(sanat-kültür programları çerçevesinde)tir, halkın parasını gidip binlerce muadili olan aptal futbol programlarına cemaatçi futbolcular çıkarmak için saçmak, yine binlerce benzeri olan türkü yarışmalarını düzenleyip jüri diye çıkardığı bir takım insanlara dünyanın parasını vermek, Ökkeş Şendiller gibi canileri belgesel adı altında tv ye çıkarıp ölmüş insanlara bok atılmasını sağlamak değil. Bu ülkenin şerefli Yargıtay onursal başsavcısının evinin aranacağını polisler gelmeden 4 saat önce sevinç çığlıklarıyla yayınlamak hiç değil.
Bir gün ak dediğine ertesi gün kara diyen, kimlere hizmet ettiği belli olmayan, geçmişi karanlık ve dengesiz bir adamla 4 saat program yapılıyor.Bu yapılan yayın yukarıda saydığım görevlerin hangisiyle ilişkilendirilebilir. Tamamen subjektif, taraflı bir bakış açısıyla halkın beyni yıkanmaya çalışılıyor.
Tuncay Güney'in oraya çıkarılış nedeni nedir? Cevap Ergenekon olayı. Eğer bu adamı özel bir kanal çıkartıp konuşsa ki, M.Ali Birand kanal d de bunu yaptı, kimse sesini çıkaramaz. Çünkü işin içinde reyting var. Ama özellikle iktidarın ve borazanlığını yapanların unuttuğu bir husus var, "Ergenekon terör örgütü" tanımı emniyetçe yapılmakta, dolayısıyla bu oluşumu terör örgütü olarak niteleyen bir yargı kararı henüz mevcut değil, zaten bir çok aklı başında insanın itirazı bundan kaynaklanıyor, normalde savcı araştırma yapıp emniyete bilgi vermesi gerekirken, emniyetin yaptığı çalışmalardan savcılık hareket ediyor.TRT bunu bile bile, bu olayda güya "kilit isim" olarak gösterilen adamı televizyona çıkartıp, kişilerin ve kuruluşların töhmet altına alınmasına çanak tutuyor.
Ayrıca şunu da çok merak ediyorum. Israrla Tuncay Güney'in mahkemede ifade vermesine çalışılıyor. Elbette mahkemenin talebine denilecek bir şey olamaz, kendilerinin böyle bir yetkisi var ve Güney'in bir şeyler bildiği gerçeği var. Ama şu soruyu sormaktan da kendimi alamıyorum; İddanamenin 2500 sayfa olduğu ve ek 450 klasörün bulunduğu söylenen bir davada, böylesine dengesiz, tutarsız bir adamın ifadesinde verdiği bilgilerin doğruluğu nasıl saptanacak. Adamın söylediklerini hangi zaman dilimi içerisinde sağlıklı bir biçimde iddanameyle örtüştürebileceksiniz.
Demek istediğimi bir örnekle somut hale getireyim ki daha iyi anlaşılsın; Bugün sizin için yapılmış tek sayfalık bir şikayet için adliyeye gittiğiniz de, savcı tarafından ifadenizin alınması ortalama 45 dakika kadar sürmekte, bu süreye zaptın hazırlanması, kontrol vs. dahil değil. Davada Tuncay Güney kilit isim olduğu için iddanamenin büyük bölümünde bilgisine başvurulacak. Dolayısıyla demin belirttiğim süreyi 2500+450 klasörle çarpın, mahkemenin Tuncay Güney'in tutarsız açıklamalarını diğer sanık ve tanık ifadeleriyle karşılaştırıp, 2500 sayfa+450 klasörlük iddanamede hangi olaylarla örtüştüğünü bulmaya çalışırken sarfedeceği zamanı hesap edin. Buna ömür yetmez.
Bu dava süreci içerisinde dikta olma heveslilerin niyetleri çok güzel bir biçimde açığa çıkıyor(anlamak isteyene elbette). Maalesef gerçekten dışarıdan birileri bu olayın savcılığına çoktan soyunmuş. Eğer gerçekten sorumlular bulunmak ve olayın aydınlatılması istenilseydi, TRT nin bu tip yayınlar yapması en başından engellenirdi.

Hiç yorum yok: