25 Kasım 2008 Salı

Ralph Nader

" Amerika'daki aklıbaşında insan sayısı onun aldığı oy kadardır" der bazıları Nader için. Siyasetçi olarak çok farklı bir profil çizmektedir. Hiçbir başkan adayının söylemeye cesaret edemediği şeyleri söyler. Büyük şirketlerin bağışlarını kabul etmez, dahası tüketiciler lehine bir çok dava kazanmıştır.İsrail-Filistin sorununda, Filistinliler'in haklarını, mantık sınırları çerçevesinde, radikallikten uzak bir biçimde savunur(demek istediğim yahudi düşmanı değildir). Buna karşın, zamanında(92 ve 96 seçimleri) Ross Perot denilen Texas'lı çılgın başkan adayını dahi seçim münazaralarına, Cumhuriyetçi ve Demokrat adaylarla birlikte çağıran tv kuruluşları sözkonusu Nader olunca ona sıkı bir sansür uygulamışlardır, öyle ki buna isyan eden Nader, canlı yayın sırasında münazarının yapıldığı salona girmeye çalışmış, kendisini içeri almayan görevlilerle tartışınca zorla dışarı çıkartılmıştı. 2000 yılında kendisine""başkan olursanız ilk ne yapacaksınız?" diye sorulduğunda, yanıtı "ilk olarak yolcu uçaklarındaki koltuk aralıklarının genişletilmesini sağlayacağım. Biliyorum bu varolan diğer sorunların yanında önemsiz gibi gözükebilir ama aynı zamanda çözülmesi de en kolay sorunlardan biri. Boy ortalaması erkeklerde 1,80 kadınlarda ise 1,65'in üzerinde olan bir toplumda ticari taşımacılık yapan şirketlerin tüketicilerin anatomik yapılarına uygun hizmet vermesi gerekir" olmuştu. Böyle laflar eden adamı elbette münazaralara çıkarmazlar, milyarlarca dolarlık şirketlerin kahvaltı menüsünden bir adet zeytin eksilterek 40 bin dolarlık maliyet düşürmekle övündüğü ekonomiden bahsediyoruz. Yine de tüm kısıtlamalara karşın; dürüstlüğü, mütevaziliği, inandığı doğruları cesurca savunabilmesi sonucu, 2000 yılında ülkede hatırı sayılır bir popülarite kazanan Nader, Yeşiller Partisi adayı olarak girdiği seçimlerde oyların %2.74ünü alma başarısını göstermişti, ama bu Cumhuriyetçilere (George W.Bush) seçimi kazandırmıştı, çünkü Nader'a oy verenlerin çoğunuğu demokrat seçmenlerdi.Nietzche'nin söylediği rivayet edilen, pragmatizmin sloganı "cehenneme giden yol iyiniyet taşlarıyla döşelidir" sözü bazen ne kadar acı bir şekilde çıkıyor insanın karşısına...

Hiç yorum yok: