19 Kasım 2008 Çarşamba

Hitabet Sanatı


Kendisini severim, hayata dair yazılarını zevkle okurum, ama,"Söylediklerine önce kendin inanacaksın ki, seni dinleyenler de inansın" ve "copy-paste"ekolünün bir numaralı temsilcisidir Hıncal Uluç. Zerre kadar olmayan futbol bilgisiyle, Türkiye'nin en saygın kanallarından birinde, her pazartesi, uslanmaz romantik Haşmet Babaoğlu ve henüz fanatik damarını göstermemiş Mehmet Y. Yılmaz'la birlikte ahkam kesmekte. Neyse ki Habertürk'te aynı saatte Uğur Meleke, Okay Karacan ve Mehmet Demirkol üçlüsünün programı yayınlanmaya başladı(Yalnız Mehmet Demirkol'un son zamanlardaki tavırlarının fazla göze batar olduğu kanısındayım). Hıncal Uluç'un "inandırıcı" ve "copy-paste"ci yaklaşımı çeşitli şekillerde tezahür eder. Birincisi Galatasaray herhangi bir Türk takımıyla oynuyordur( rakibin adı x olsun). Maç Galatasaray lehine neticelenmişse, rakip Hıncal Uluç'un bugüne kadar gördüğü en kötü x tir. O eski çatır çatır oynayan x gitmiş, yerine korkak, pısırık, "bana bir puan yeter" anlayışıyla sahaya çıkmış onu da becerememiş bir x gelmiştir.Sonuç aleyheyse, Galatasaray teknik direktörü, futbol cahilidir.
Bir de bunun Avrupa versiyonu vardır. Burada Uluç yorumları rakip takımın ismine göre değişir. Burada misal olarak Milan ve Standart Liege (bunu özellikle seçtim) Galatasaray'ın rakibi olsun. Standart Liegele oynanan maçın sonucu olumluysa, takım kesin Hıncal'ın istediği gibi oynamıştır, teknik direktör sözünü dinlemiştir, ama beraberlik ve yenilgiyse, köy takımına puan kaybedilmiştir, Standart Liege'ın bugüne kadar ne gibi bir başarısı mevcuttur vs.
Eğer rakip Milan'sa, Hıncal Uluç'un ağzından aktarıyorum;
Galatasaray:0 Milan:2 evet hıncal abi, yorumlarınız,
Önce kafa iki yana sallanarak meşhur kahkaha atılır(ben ne diyim tadında), Kahkaha sona erer, ve ağızda tebessüm ama sakin bir tonda yoruma başlanır.
-Çarşamba günü maçı bizim evde Muzolar'la hep birlikte izledik.(Burada son bir agoni kahkahasıyla birlikte ani ciddi ifade takınılır, sağ el parmak işaret parmağı şakağa dokunur)İnan evdeki bir Allahın kulu sahadaki Galatasaray'ın ne yaptığını anlamadı. Ne Arda, ne Kewell, Ne Lincol, ne Baros!(ifadedeki ciddiyet yerini kızgınlığa bırakıyor) Galatasaray'da hiçbir oyuncu kafasında ben bu maçı alacağım, diye çıkmamış. Peki bunun sorumlusu kim? Bunun sorumlusu, o lanet olası kazanamıyorsan yenilmeyeceksin felsefesiyle sahaya çıkmış, korkak, futbol cahili Skibbe.Kimse bana Milan falan demesin sevgili Haşmet! (burada haykırışla karışık dünya kafasına yıkılmış bakışı atılır, o sırada Haşmet, çok haklısın Hıncal abi pozunda, esamesi okunmayan Mehmet Y. Yılmaz, kolları bağdaştırmış "nasıl koydular cimboma!ohhh içimin yağları eridi" hissiyatını belli etmeme derdinde ) Ahı gitmiş vahı kalmış bir Milan... Bana son yıllarda Milan'ın Avrupada herhangi bir başarısını söyleyebilir misiniz? Yok!, Öyle ki geçen yıl zar zor kendi ligini 4. bitirmiş, tüm umudunu yerlerde sürünen, Barcelonan'nın "ne hali varsa görsün" diyerek kapının önüne koyduğu Ronaldinho'ya ve son zamanlarda yıldız çıkaramadığından, Brezilya'nın yıldız diye parlatıp sunduğu, bizim Arda'nın yarısı etmeyen Kaka'ya bağlamış bir Milan var karşında. Peki sen Skibe, böyle bir Milan karşısında nasıl sahaya çıkıyorsun?!! Geride dörtlü bir defans! Yetmiyor, iki de ön libero! (burada sol elle yere doğru "iki" işareti yapılır) kim için? Rakibin tek(ikiyi gösteren yere bakan el yukarı döndürülür ve genelde işaret ama bazen kaza eseri orta parmak kaldırılarak "bir" işareti yapılır) forveti adı sanı duyulmamış Pato için ! Bir kişi için 6 kişilik önlem alan bir takım bu maçı nasıl kazanabilir biri bana bunu açıklayabilir mi sevgili Haşmet!

2 yorum:

Uygar Tünay dedi ki...

Salamy, çok iyi etüd etmişsin valla Hıncal Abi'yi. Özellikle son bölümde bahsettiğin "1 forvet için 6 defans oyuncusu oynatılır mı?" argümanı çok komik! Demek ki G.S. (Allah muhafaza!) 4-6-0 oynayan Roma ile oynasa hiç defans oyuncusu kullanmayacak :))

Ozgur Alan dedi ki...

Can Yonca'nın tasvirler çok iyi ama iki ön liberoyu gösterirken sanki sağ elle de (parmaklar yukarıyı gösterir şekilde) dörtlü defansı gösteriyordu gibi:)
utunay'ın yaklaşımı da Hıncal Uluç'u çürütür nitelikte. Neyse bu kadar yeter ne de olsa Hıncal Abi'den daha çok malzeme çıkar çokta yazı çıkar diğer yorumları sonraya saklayalım:))