22 Kasım 2008 Cumartesi

İşime dokunma tamam da...


Öyle olaylar oluyor ki, itiraz ettiğiniz zaman "geri kafalı-komunist" yaftası üzerinize yapışıyor. Ama isyan etmemek elde değil. Öncelikle şunu belirteyim, eğer dünyada ekonomik sistem kapitalizm olarak belirlenmişse, beğenseniz de beğenmeseniz de onun kuralları çerçevesinde hareket etmek zorundasınız. Birileri elbette kazanacak ve bu sistemin sonucu olarak birileri kaybedecek, önemli olan bu değil. Önemli olan devletin her bir vatandaşına eğitim, sağlık ve diğer sosyal hizmetleri eksiksiz sunabilmesi. Ne olursa olsun bu ülkenin insanının karnı tok olmalı.
Malum kriz herkesi vurmayı başladı. İşten çıkarmalar başladı, ve bu ortamda "Genious" Mehmet Ali Birand yönetimindeki Kanal D haber "İşime dokunma" kampanyası başlattı. Eminim görmüşsünüzdür, kampanya iki koldan yürütülüyor. Bir yandan insanlar maillarla kriz için formüller sunuyorlar. Kanal D haber burada popülizmin dibine vuruyor, en çok bakanların makam araçlarının eleştirildiği mesajlar yayınlanıyor, hatta bir mailda bakanların işe bisikletle gidip gelmesi öneriliyordu( yumurtaya can veren allahım...), Mehmet Ali Birand hükümet açısından krizi "çözdükten" sonra, sıra işverene geliyor, Birand'ın patrona mesajı net "işçi çıkarmayın"! Ama kampanyada esas vurgulanan mesaj bundan sonra geliyor, peki kime? Tabi ki işçiye. "Zam falan istemeyin" gerekirse kriz boyunca daha az maaşa çalışın. Şu daha az maaşa çalışma olayına hep kafam takılmıştır, evet bu Avrupa ve Amerika'da da kriz zamanı uygulanmaktadır ve elbette işçi işini kaybetmemek için fedakarlıkta bulunmalıdır da, neden Avrupa ve Amerika'nın aksine ülkemizde patronlar ekonominin iyi gittiği zamanlar işçilerine şöyle okkalı zamlar yapmazlar ya da ekstra prim vermezlerde sadece enflasyon oranında ücrete zam yaparlar? İşveren risk alandır, elbette kardan aslan payını kendi alacaktır, ama krizde işçisinden fedakarlık bekliyorsa, refahta da hakkını vermelidir.

Hiç yorum yok: