16 Ocak 2010 Cumartesi

Hakaret Manasında Olmayan Gerizekalılık


Noktasına virgülüne dokunmadan, Şansal Büyüka'nın bugün ki yazısının başlangıcı buraya aktarıyorum;

(Naklen yayın ihalesi öncesini anlatırken) ...İşin aslına bakarsanız, ihale öncesi Digitürk ile Telekom arasında belirli paketlerle ilgili önemli anlaşma ve iş ortaklığı sağlanmıştı. Futbol Federasyonu Başkanı Mahmut Özgener ile Kulüpler Birliği Başkanı Aziz Yıldırım'ın çabaları ile bu iş ortaklığının temeli atılmıştı. Bu konuda her türlü anlaşma sağlanmışken ve kulüpler 300 milyonluk pakete "evet" demişken Telekom'un ihaleye 24 saat kala "biz tek başımıza giriyoruz" demesi(burada TRT ortaklığı kastediliyor) her şeyi bozdu...


İsteyen ceza kanunu açıp bakabilir hatta madde numarasını da vereyim (235) Şansal Büyüka açık açık "biz burada ihaleye fesat karıştırdık" diyor. Zira Digitürk ve Telekom rakip olmalarına rağmen ihale öncesi biraraya gelip, fiyat tespiti yapıyor. Ve işin daha trajikomik tarafı Büyüka bunun farkında değil, sadece "ulan amma para verdik ya" diye sızlanırken açıklıyor.


Şimdi bu yazıyı ihbar kabul eden herhangi bir savcı, Digitürk, Telekom, TFF ve Aziz Yıldırım hakkında soruşturma başlatabilir. Ayrıca ihaleye katılan diğer kuruluşlar olan D-Smart ve NTV'de bizzat suç duyurusunda olabilir. Dahası bu olayı öğrenip elinde koz olarak saklama imkanı olan hükümet, bu durumu, yarın öbür gün Çukurova medya grubunun her hangi bir muhalif yayının yaptığında ümüğünü sıkmak için kullanabilir.


Bu arada Akşam Gazetesi'nde hiç mi hukukçu çalışmıyor? Benim bildiğim bir yazının yazarın elinden çıkıp okuyucuya ulaştığı ana kadar kadar, gerek imla hatalarını düzeltme gerekse otosansür bakımından bir çok konrolden geçtiği bir ortamda bir kişinin aklına bunun bir suç itirafı olduğu gelmemiş?


Hani derler ya "salak dostum olacağına akıllı düşmanım olsun", tam da bu durum.

Hiç yorum yok: