26 Ocak 2010 Salı

Anthony Bourdain in İstanbul


Dünyaca ünlü şef ve yemek programı sunucusu Anthony Bourdain, benim bu hayatta imrendiğim ender insanlardan biridir. Sonuçta insana maddi olarak mutluluk veren şeyler nedir? Seks ve yemek. Bence, bir insanın hayatında bu iki unsur "kaliteli"yse diğer şeylerde ki iniş çıkışlar önemli değildir.
Bourdain'in İstanbul için bir program yaptığını Oray Eğin'in Akşam'da ki köşesinde okumuştum. Eğin, programı eleştiri bombardımanına tutarak, Bourdain'in yeteri kadar iyi gezdirilmediğini yazıyordu.
Bugün youtube'dan programı izlediğimde Eğin'e katılmadığımı belirtmeliyim. Bir kere Bourdain salaş yerleri seven biri, o yüzden kalkıp Loft'ta yemek yediremezsiniz. Adam güzel güzel gezdirilmiş, hele o aldıkları sakadatları kebap yaptırdıkları ocakbaşında ağzımın suları aktı vallahi! Elbette Türk mutfağı ve İstanbul gibi envai çeşidin olduğu bir ortamda mutlaka bir şeyler eksik kalacaktı ama yine de güzel program olmuş. Eksikler olarak, Bir kere dönerin memleketinde koskoca şefe hava gazında pişen Bambi döner yedirmek Türklüğe hakarettir ve 301'den yargılanmayı gerektirir. Bulamadınız mı adam gibi kömür ateşinde döner yapan bir yer! Bunun dışında Bourdain'in sadece Avrupa yakasında yemek yemesi (mesela kahvaltıyı Anadolu Hisarı ya da Beykoz civarı bir yerde yeseydi daha iyi olurdu), Türk mutfağının en güzel örneklerinin sunulduğu, Kanaat lokantası ya da Hacı Abdullah'a götürülmemesi, kokoreç, kuru fasulye-pilav, çiğ köfte, kalkan ve lakerdanın tattırılmaması (o kadar da balık restorantına gittiler), baklavanın unutulması ve Bourdain'in bayılacağı Adalar'ın atlanması söylenebilir. Bir de elbette boğazda bir balık yedirilmemesi(Türk kahvesini boka mı benzetti yoksa ben mi yanlış anladım?). Ayrıca her ne kadar ailesinin yaptığı yemekler muhteşem gözükse de, mihmandar kızı yetersiz buldum(Elin adamına "şerefe"nin masada konuşulanın masada kalacağı manasına geldiğini yazması süperdi. Yuvarlak masa şovalyeleri toplantı yemeği sanki). Vedat Milor olsa daha iyi olurdu kanaatindeyim. Ama dediğim gibi 40 dakikalık programda tüm bunları yediremezdin adama(midye dolma yedi ya o bile yeter:)
Sonuç olarak Amerika'nın en çok izlenenen programların birinde Türkiye çok güzel tanıtılmış oldu. Ayrıca Bourdain'in de belirttiği bir nokta, benim de yıllardır hissettiklerime tercüman oldu, o da bizim dışa yönelik reklamlarımızda ne kadar gelişmiş olduğumuz propogandasının gereksizliği, sadece sahip olduğumuz değerlerin tanıtımının dahi bize yeteceği.
Öff yazıyı yazdım ağzımın suları aktı be! Gidip yemek yiyeyim....

Hiç yorum yok: