15 Temmuz 2009 Çarşamba

Vakit Terör Örgütü Alperen Ocakları ve Entel Gerizekalılığı








Almanya'da bir yayın organı düşünün, ülkedeki aydınların üzerine çarpı çekilmiş fotoğraflarını yayınlasın, bu aydınlar daha sonra katledilsin, yargı üyelerini hedef göstersin onlar da katledilsin, Hitler propagandası yapsın, sütunlarından insanlara hakaret ve iftiralar yağdırsın, bu yayın organı Almanya'da ne kadar süreyle faaliyet gösterebilir?
Bizim demokratik ülkemizde adı Vakit olan gazete yıllardır yukarıda saydığım şeyleri yapıyor ve bu ülkede hiçbir savcı harekete geçmiyor, o da yetmiyor bu paçavranın yazarları başbakan ve cumhurbaşkanının uçaklarında ağırlanıyor.
Ben Vakit'in bu dokunulmazlığının altında başka bir sebep olduğunu düşünüyorum. O da bu ülke üzeinde planları olanların Vakit'i maşa olarak kullanması. Dikkat ederseniz son zamanlarda fitilini Vakit'in yaktığı bir çok cinayette "ergenekon" bağlantısı ortaya çıktı. Benim teorim şu; birileri bu ülkede ki pozisyonlarını kuvvetlendirmek ve karşılarında duran engelleri tasfiye etmek için bir çok unsuru kullandıkları gibi Vakit'i kullanıyorlar, ondan sonra da olayı engel olarak gördükleri unsurlarla bağdaştırtıp tam bir dezenformasyon ortamı yaratıyorlar. Mesela siz çağdaş demokratik bir toplum arzusu içindeyken önce Danıştay cinayetiyle sarsılıyorsunuz "Bu dincilerin allah belasını versin" diyorsunuz, sonra Atatürkçü bir komutan tutuklanıyor "Eyvah karşı devrim" diyorsunuz, tam tepki koyacakken basında Danıştay cinayetiyle, o Atatürkçü komutanın bağlantısı olduğu ortaya çıkıyor, kafanız karışıyor, kendi kendinize "yahu bu Atatürkçü sandığımız komutanlar yoksa 12 Eylül zihniyetinden mi? Bu adamların tasfiyesi yoksa bizim için daha hayırlı mı?" diye düşünürken, iş işten geçiyor, toplum olarak tepki koyamıyorsunuz, kimselerin oyununa alet olmama düşüncesiyle sesiniz çıkmıyor, ama başka birileri bu dezenformasyon ortamında oyunun kurallarını kendileri belirlediği için pozisyonunu sağlama alıyor.

Aynı şekilde Alperen Ocakları mevzusu. MHP ve BBP ile aklıma hep şu soru takılır? Demokratik bir ülkede bir partinin milliyetçilik anlayışı, diğerlerinden ne kadar farklı olabilir? Yanlış anlaşılmasın MHP'yi eleştirmek ya da Milliyetçilik kavramını küçümsemek için söylemiyorum, zaten aklı başında ve çağa uygun milliyetçiliğin bu coğrafyadaki toplumlar için olmazsa olmaz olduğuna inananlardanım ama "Milliyetçilik"i ad olarak benimsemiş bir parti bu vasıfla nasıl diğer rakiplerinden sıyrılır? Yani MHP'nin "M" si CHP'de, DP'de, Saadet'te, Liberal Parti'de yok mu? Zaten günümüz dünyasında konu vatan toprakları oldu mu, hiç bir iktidar(bir kaç istisna hariç elbette) duyarsız kalmaz, benzer aksiyonlarda bulunur. "Ocak" mevsuna gelince, her siyasi akımın genç kuşakları parti politikası içinde eğitmek istemesi doğaldır, burada tek kıstas bunun kanunlara uygun bir biçimde ve asla ve asla militan yetiştirmeme şeklinde gerçekleşiyor olmasıdır. Alperen Ocakları'nın bu kriterlere uyduğunu kimsse iddia edemez sanırım. Yıllar önce bir televizyon programında başkanlarına hedefleri sorulduğunda "Kuran'a aykırı olmayan bir anayasa" demişti. Şimdi bu şeriat istemek değil midir? İş sola gelince en ufak şeyden kapatma davası açılırken, ya da "çankaya ezankaya olacak" dedikleri için Milli Gençlik Vakfı kapatılırken, her olayın altından çıkan Alperen Ocaklarına neden kimse "siz ne yapıyorsunuz?" deme cesaretini gösteremiyor? Bu ocaklara mensup kişiler hangi cesaretle saray basmaya çalışıyor?
Yazıyı elbette Topkapı Sarayında yaşanan rezalete bağlayacağım, Evet Vakit vakitliğini yaptı, Alperenler sarayı basmaya kalktı, bu zaten onlardan beklenen şeylerdi. Ama beni asıl çıldırtan bu ülkede entel geçinen, sözü dinlenen insanların bu olay karşısında tutumu. Ünlü tarihçi! Murat Bardakçı yanında jöleli milliyetçi Yiğit Bulut ile yaşanan rezaleti sözüm ona eleştiriyor ama asıl rezaletin Tchaikovsky'nin şarap içilerek dinlenmesi olduğunu söylüyor, koskoca İlber Ortaylı'da buna kafa sallıyor. Ulan size ne milletin neyi nasıl dinlediğinden! Konseri siz mi organize ettiniz? Kuralları siz mi koydunuz? Dışarıda ateş yakanlar "Tchaikovsky şarap içerek dinlenmez ulan" diye mi basmaya kalktı orayı? Kimi şarap içer, kimi döner ekmek yer, kimi evinde koyar cd yi orgy eşliğinde takılır, ikinci bir Sivas olabilecek bir hadiseyi tuta tuta buradan mı eleştiriyorsunuz? Aklı sıra birilerine yaranacaksınız... Siz o programda saçmalarken konuk olan Serdar Turgut'un efendilik edip söyleyemediği şeyleri ben söylüyorum. Evet çok kitap okumuş olabilirsiniz, konunuzda en ileri gelenlerden biri de olabilirsiniz, ama omurganız gelişmemiş, doğruya doğru yanlışa yanlış demedikten sonra, allame-i cihan olsanız ne farkeder?

Hiç yorum yok: