19 Şubat 2009 Perşembe

Şantaj

Öncelikle gecekonduları yıkıp yerine kilim desenli apartmanlar kondurmak, milliyetçilik kisvesi altında esetikten uzak estergon kalesini kondurmak bir de üstünden teleferik geçirmekle iyi belediye başkanı olunmaz.

16 dakikalık bir kaset 15 yıllık bir belediye başkanının başını yedi. Turgut Altınok "tosuncuk"larının göz yaşlarıyla ve "Başhaaaanım bırağma bizi" yakarışlarıyla dinlediği konuşmasında ayağını kaydıranlar için "kravatlı çeteler ve kravatlı keneler" dedikten sonra AKP Keçiören belediye başkan adaylığından çekildiğini duyurdu.

Öyle bir ülkede yaşıyoruz ki, toplum nezdinde bir siyasiyi desteklemek için söylenen klişelerin başında "tamam abi adam yiyor ama çalışıyor da deee mi" vecizesi gelir. Yani halkın nezdinde bir başbakanın muhtaçlara yardım yalanıyla toplanan paralarla yakınlarına yüzen taşıtcıklar alması, bir başkasının ihalelerden trilyonlar götürmesi, bir belediye başkanının halkını su ile zehirlemesi, doğalgaz ile kazıklaması falan hepsi hoş görülür. Fakaaaaat bir kadınla ilişki halindeyken çekilmiş görüntüleriniz internete düştü mü, halkın nezdinde de bitersiniz. Çünkü o zaman en büyük ahlaksız sizsinizdir.

Seks kasedinin bir insanın politik kariyerini ve halkın gözündeki itibarını neden bitirdiğini asla anlamamışımdır. Bunu Clinton için de düşünmüştüm, yani adamın Monica Lewinsky'le yaptığı sadece karısını ilgilendirir, kaldı ki siyasetçiyi seçerken, adamın nasıl seviştiği midir yoksa ülkeyi nasıl yönettiği midir asıl olan kriter? Evet Clinton'un tavşan genleri taşıdığını hepimiz gördük ama tam bir dindar olan George W. nun dünyanın içine nasıl ettiğini de. Ayrıca erkek denilen zavallı varlığı yükselmeye, daha çok para kazanmaya, güç sahibi olma isteğini vareden güçlerin başında "kadın" gelir. Dolayısıyla böyle pozisyonlara gelebilmiş insanların, günümüz dünyasında önlerine çıkan "al da at dercesine" fırsatları değerlendirmemelerini beklemek biraz safdillik olur(eee hep politically correct olamıyoruz)

Bu yüzden Altınok'un böyle bir kaset nedeniyle istifa etmesini anlasam da, halkın bu tip olaylara bu şekilde tepki vermesini hiçbir şekilde anlamıyorum. Kendilerini o görüntülerdeki kadın yerine mi koyuyorlar diyeceğim ama ortada alan razı veren razı durumu söz konusu. Eğer bu durum halkın muhafazakarlığıyla açıklanıyorsa, o zaman en mahrem anları kameraya alanlar ve bunu basına dağıtanlar (ki Turgut Altınok bu kişinin kim olduğunu isim vermese de en salak insanın dahi anlayacağı biçimde açıkladı) halk tarafından yerin dibine sokulması gerekmez mi? Ama hayır, yine iş yapanın yanına kar kaldı.

Buraya kadar Turgut Altınok madurdur benim gözümde, ama bundan sonrasında işin rengi değişecek.

1) Öncelikle bu görüntülerin 1999 yılında çekildiği ve Altınok'un görüntüleri çeken kişiye, kendisine yaptılan şantaj üzerine 1 milyon dolar verdiği söyleniyor. Her yerde "ben yetimin hakkını yemedim" diyen Altınok nasıl olupta bu miktar parayı verebildi?

2) Keçiören'de A takımı adı altında lümpen eşkiyalara görev veren ve bu kişilere parklarda elele gezen çiftleri, içki satanları ve içenleri dövdüren Altınok'un fahişelerle otel odalarında alem yapması hangi sıfatla tanımlanabilir? Aslında Turgut Altınok'un ortaya koyduğu ikilem muhafazakar kisvesi altında yapılan siyasetin gerçek yüzünü ortaya koymaktadır. Çünkü çoğu muhafazakar siyasetçi halkın nefsine gem vurmayı görev edinip(bkn. İ.Melih'in bent deresi genelevini kapatma fantazisi) kendilerine her türlü haltı yemeyi reva görürler.

Hiç yorum yok: