24 Şubat 2009 Salı

Çok Ararsınız

Ülkede futbola olan bakış açısı o kadar sığ ki, eminim Galatasaray Kocaeli'ne 1-0 yenilseydi Skippe görevinin başında kalacak, bir kaç eleştiriyle olay geçiştirilecekti, ama skor 5-2 olunca teknik direktörün nedense kovulması gerekiyor sanki kaybedilen 3 değil 15 puanmış gibi. Halbuki futbolu en azından takip eden herkes bilir ki Avrupa'daki kritik maçlar öncesi, gerek oyuncularının konsantrasyon eksikliği, teknik direktörlerin bazı as oyuncuları dinlendirmesi gerekse diğerlerinin de sakatlıktan korumak için kendilerini oyuna yeteri derece vermemesi gibi nedenlerden dolayı takımların en çok puan kaybı yaptığı dönemdir.

Zamanında Alman milli takımında yardımcı antrenörlük yapmış Skippe(onu futbol cahili ilan edenlere duyurulur) izlediğim kadarıyla elindeki kadroyu oldukça iyi kullanan, maç içinde olumlu taktik değişiklikler yapan ve bunca sakata ve sezon başında yardımcılarının gönderilmesine rağmen cimboma göze hoş gelen futbol oynatan bir teknik adamdı. Bir kaç sezon daha takımın başında kalsaydı eminim çok büyük işler başaracaktı.

Bu işten kaybeden GS oldu. Tam bir Anadolu kulübü mantığıyla hareket edip, büyük ihtimalle kovarken tazminat vermemek için evlat ayağına Bülent Korkmaz'ı başa getirdiler. Bir Beşiktaş'lı olarak GS li yöneticilere soruyorum. Futbolculuğunu ve saha dışındaki efendiliğini hep takdir ettiğim Bülent Korkmaz, Kayseri Erciyes dışında herhangi bir takımda başarılı olmuş mudur? Kendisi Bursa'da, G.birliğinde hangi başarılara imza atmıştır da GS gibi büyük bir klübün teknik direktörlük koltuğuna layık görülmüştür?

Bir sözümde Adnan Sezgin'le ilgili. Bu adamın olayı nedir Allahaşkına? Ne gibi olumlu bir özelliği vardır da yıllardır çeşitli klüplerde menejerlik yapmaktadır? Elbette takımdaki teknik heyetlerin altını oymaktan başka?

Hiç yorum yok: