29 Aralık 2011 Perşembe

Yaşam

Askerlik şubesinin etrafında görürdüm onları. Afacan gözlerle "Gomtanım botlarını boyası gelmiş, sonra gomtanın kızmasın ha" derlerdi. "Ulan" derdim "Buradaki en yüksek rütbeli benim kim kızacak bana!" "Olsun gomtanım fiyakanız bozulmasın o zaman" diye gülerlerdi. İlk başlarda boylarından ötürü 7-8 yaşında olduklarını zannetmiştim. Sonradan öğrendim ki, hepsi 12 yaşındaymış. Bir gün odama çağırdım hepsini biraz sohbetten sonra, gün içinde ne yediklerini sordum. İçlerinden biri cevap verdi
Sabah; Çay, yoğurt, pide
Öğlen; yoğurt, pide
Akşam; yoğurt, pide, peynir, köz biber
Peki okul saati neden buradasınız diye sordum,
"E gomtanım mercimek, pamuk ve soğan hasatı var. Bunların hepsi ayrı birer mevsimde gerçekleşiyor. Biz hasada gitmezsek ailemiz nasıl geçinecek" diye cevap verdiler. Eminim benim ailemin zamanında bana sağladığı imkan onlara sağlansa, bugün hepsi ODTÜ, Boğaziçi ya da özel üniversitelerin burslu bölümlerinde okuyabilirlerdi. O kadar keskin bir zekaya ve algıya sahiptiler.
O günden sonra elimden geldiğince et yemelerini sağladım. Üstleri başları dökülüyordu, yine elimden geldiğim kadarıyla bayramda kendilerine yeni kıyafetler aldım. Gariptir hayatımda belki de kendimle ilgili gurur duyduğum ender şeylerden birini yaptığım çocukların ismini hatırlamıyorum ama gülen yüzleri dün gibi aklımda.
Bugün okudum ki, jetlerimiz Şırnak'ta sınırdan mazot kaçırırken terörist zannedilen 20 köylüyü jetler bombalamış. Ölenlerin arasında 2 lise öğrencisi varmış.
Yaşamın adalet terazisini hep sorguladım. Kendimce cevaplar geliştirdim. Ama bazen insan yok artık diyor. Bazen bu dünya cehennemin ta kendisiymiş de, önceki hayatımızda işlediğimiz günahların cezasını çekmeye yollanmışız gibi. Kuş bakışı 500 km uzağında 20 yaşındaki askerler toprağa karışırken, hayatta kalmak için o karda kışta katır sırtında kaçakçılık yapmak zorunda kalan 13-14 yaşında çocuklar tonlarca bombanın alında yanıp kavrulurken, insan burada sevgilisinin elini tutarken hissetmesi gereken huzuru hissedebilir mi... yediği yemekten keyif alabilir mi? GÖrdüğü manzaradan, kullandığı arabadan, okuduğu kitaptan, tuttuğu takımın attığı golden... Ben iyiyim diye mutluysam, ben kötü adam mı oluyorum... Birey dediğin şey ne kadar da etkisiz ve silik bir varlık. Kendimize bazen çok anlam yüklüyoruz oysa hayata etkimiz okyanustaki damla kadar...

Hiç yorum yok: