16 Aralık 2011 Cuma

Evöyk!


Resmi özellikle seçtim. Çünkü Range Rover’ın yeni modeli Evoque’u ilk görüşte akılda oluşturduğu betimlemeyi en iyi anlatan kare bence bu. Sanki Elmayra karakterli bir velet (gerçekten de biz, adam gibi çizgi filmler izleme fırsatı bulmuş şanslı bir kuşağız. Şimdi ki çocukların izledikleri LCD patlatmış animatörlerin zihin paçavraları. 20 yıla buralar psikopat dolacak benden söylemesi) oyun hamuruyla yaptığı arabanın tepesini, avucunun içiyle “vıcccık” diye bastırmış.
Aslında Rover’ın bu son tasarımı, içinde bulunduğumuz zaman diliminde üreticinin ürün empoze etme stratejisini ve tüketicinin üründen nasıl bir tatmin beklediğini son derece net bir biçimde ortaya koyuyor.
Genel olarak üreticilerin sunduğu “jeep” konseptinin, ürün fiyatı dolayısıyla hitap ettiği kesimin günlük temel ihtiyaçlarını karşılamadan ne denli uzak olduğunu uzun uzadıya anlatmanın gereği yok. 150 bin dolarlık bir 4x4’ü 3 dönüm tarlası olan köylü Mehmet ağanın alması imkansız. Onun yerine her sabah Kanyon’daki ofisine, Bebek’teki evinden ulaşmaya çalışan işadamı Haluk bey, Beşiktaş’taki “bilmemneyum wellness center”da platese gidecek eşi Burçin hanım ya da Bahçeşehir Üniversitesinde İletişim Tasarımı okuyan kızı Merve ya da oğlu Berke üreticinin hedef olarak belirlediği kitle.
Her ne kadar Haluk bey, bir çok insanın tüm ömründe hiç kazanamayacağı bir paraya aldığı ve her yıl mütevazi bir araba parası kadar tutarında da vergisini ödeyeceği benzin canavarı aracını Bebek’ten Beşiktaş’a giden o daracık yollarda, büyükbaş güden çoban gibi bir yere vurmadan kullanmaya çalışmak gibi absürt bir eylemin içinde olsa da; konfor, güvenlik, senede bir kere kar yağsa da zorlu şartlarda yarı yolda bırakmayacağına güvenmek gibi kendi ve sevdikleri için oluşturduğu beklentiler dahilinde bir tercihte bulunuyordu.
Ancak özellikle BMW’nin X6 sınıfıyla çığır açtığı SUV yani (sports activity vehicle) konseptiyle, tüketicinin bu beklentisi üretici tarafından tamamen farklı bir yöne çevrildi.Ne pahasına olursa olsun "dikkat çekmek".
İtiraf etmek gerekirse, bu satırın yazarı da bir zamanlar hayrandı X6’ya. Ama onun ki, bir tavşanın, zebraya aşık olması gibiydi yani gerçekleşmesi imkansız. Ama ne zaman ki tavşan, Top Gear programında X6’nın değerlendirildiği bölümü izledi, zebranın o hipnoz edici çizgilerinin ardındaki eşeği gördü. Araç yakıt tüketimi, dolayısıyla karbon salınımı, büyüklük ve fiyat gibi konularda genel 4x4lerin tüm olumsuz yanlarını taşıdığı gibi, arazide ve karlı yollarda yerinden kıpırdayamayan bir zavallıydı. Buna karşın süspansyonu normal yollar için fazlasıyla sertti, yani konforsuzdu, sürüş ekipmanları son derece karmaşıktı ve en önemlisi iç mekan ferahlık olarak en fazla bir tabutla yarışabilecek düzeydeydi. Programın sunucusu X6 için “olmayan bir dünya için yaratılmış” tanımını yapmıştı. Ama ne oldu? Şu an yollar X6’yla dolu. Neden çünkü dışarıdan bakıldığında çok yakışıklı.
Yani günümüz tüketicisi için hiçbir olumsuzluk vazgeçme sebebi değil. O olumsuzluklar neticesinde yaşayacağı eziyete, bir başka deyişle parasıyla rezil olmaya razı. Bunun karşılığında tek bir beklentisi var. O da imaj. Üretici, tüketicinin doğasında var olanı en vahşi şekilde açığa vurmak için her türlü stratejiyi yaşama geçiriyor. Çünkü güzeli yaratmak, işlevseli yaratmaktan daha kolay. (Makyajsız ünlü fotoğrafları neden bu kadar popüler sanıyorsunuz)
Benim düşüncem, bu beklentinin toplumun belirli bir ekonomik sınıfına ait olmadığı. Zengin-fakir ayrımı yapmadan ve sadece tüketim tercihlerinde değil, hayatın genel alanında gelişen trend bu yönde. Güzel durduğu için terletmesine katlanılan gömlekten çıktı bu iş, ya da bütçeyi çok aşmasına rağmen lüks saat takmaktan, yemeği çok sıradan nişantaşı ya da arjantin cafelerinde yemek yemekten. Bu bence dünyanın geleceği açısından korkutucu. Bu bağlamda ne pahasına olursa olsun dikkat çekeceğinden emin müşteri profili sayesinde Range Rover Evoque’un çok satacağını, ondan yollarda çok göreceğimize eminim.

Hiç yorum yok: