11 Haziran 2009 Perşembe

Dumb and Dumber and Dumbest


Blogu takip edenler futbolla ilgili nadir yazı yazdığımı bilirler. Bunun elbette sebepleri var. En öncelikli olanı sahada yaşanan mücadeleyi taktiksel anlamda okumayı pek becerememem. İkincisi de herkesin yorumcu olduğu bir ortamda kendimi o cendereye atmayı istememem.
Dediğim gibi futbolu taktiksel açıdan yorumlamayı beceremem. Ama bu hayatta her koşulda doğru sayılan değerler üzerinden futbolu yorumlamama engel değil. Bu doğrulardan birincisi istikrar. Galatasaray'ın sezon ortası Skippe'yi kovmasını bu noktadan ele almış ve bu hamlenin Galatasaray'a zarar vereceğini öngörmüş ve haklı çıkmıştım. Günlerdir gündemi meşgul eden Topuz olayını da yine bu doğrular üzerinden analiz etmeye çalışacağım.
Öncelikle Mehmet Topuz'un "topçu" olarak yeteneklerine saygı duyan bir insanım. Yalnız bugünlerde hem BJK'nın hem de FB'nin unuttuğu ya da saçma sapan bir sidik yarışı nedeniyle unutturmaya çalıştığı bir husus var, o da takım oyunlarında özellikle hücum hattında bir kişinin tek başına bir şey ifade etmemesi(Stoper de oyuncu kaybı veya kazanımı takımı çok daha fazla etkiler bkn.bu sezon GS'nin Servet'li ve Servet'siz halini, ya da geçmişte Zago, Ronaldo, Tomas ve Song'un geldikleri takımlara yaptıkları pozitif etkileri, bu yüzden neden stoperler diğerlerine göre düşük ücret alırlar bir türlü anlamam). Dediğim gibi Mehmet Topuz iyi bir futbolcu olabilir ama 5 milyon Euro bonservis bedeline değecek bir oyuncu kesinlikle değil, hele ki aynı paraya Avrupa'dan "yıldız" niteliğinde oyuncular bulunabilecekken. Ayrıca her iki takımın da gözü öylesine dönmüş ki, sırf "biz aldık" diyebilmek için en ihtiyaçları olmayan mevki olan sağ açık için bu transferi gerçekleştirmeye çalışıyorlar(Topuz'dan sağ bek olmaz).
Burada bir başka önemli nokta da, Topuz'un mental yetersizliği. Tamam kendisinin top tekniği iyi, fiziği kuvvetli ama geçmişine bakıldığında bir çok meslektaşı gibi eğitimsiz ve cahil. Konuşmaları ve fiziksel görüntüsüyle de bu tanımlamaları tamamlar nitelikte biri. İşte bu tip bir ortamda her iki kulübünde bir tür namus meselesi haline getirdiği birinin, bu iki kulüpten birine transferi gerçekleştiğinde kendi üzerinde oluşacak olan taraftarın beklentisi stresini aşabilmesi için sağlam bir mental güce sahip olması gerektiği açık. Ben kişisel olarak Mehmet Topuz'un iş bu raddeye geldikten sonra bu stresi kaldırabileceğini düşünmüyorum.
Topuz transferinde kulüplerin tutumuna gelince, nereden bakılırsa bakılsın içler acısı bir durum söz konusu(Mehmet bizim Topuz'u sizin basitliğine değinmiyorum bile). FIFA'yı falan bir kenara bırakın, resmen insan hakkı ihlali söz konusu. Bir tarafta adamın başına fedai dikerek onu 5 yıldızlı hapishanelerde bekletmek, öte ki tarafta onu mal yerine koyarak "biz kulübünden Topuz'u satın aldık" beyanatları. Bence FIFA bu olayı kulüp değil, başkanlar bazında değerlendirip okkalı bir ceza vermeli ki, bir daha kimse böyle şeylere tenezzül edemesin. Kayserispor'un 3 kuruş fazla kazanmak için senelerdir dansöz gibi kıvırtmasının elinde patlaması ise olayın tek sevindirici tarafı. Zaten oldum olası köylü kurnazlığının, 3'ü 5'e satmanın, şakşakçı basınca "Kayseri'linin ticaret zekası" olarak adlandırılmasına illet olmuşumdur. Umarım iddia edildiği gibi Topuz'un son seneye ilişkin kontratının geçersiz olduğuna karar verilir de Kayseri'li tüccarlar "ticaret zekası" konusunda iyi bir ders almış olurlar.
Sonuç olarak kişisel fikrim, bu saatten sonra Topuz'un kariyerine Avrupa'da devam etmesi, yoksa bu kadar olaydan sonra İstanbul'un kaynayan kazanları onun boyunu aşar.
Bir de Galatasaray, Adnan Sezgin denen belayı takımdan uzak tutar ve Rijkaard'a en az 2 sene dayanırsa Avrupa'da tekrar final oynar, demedi demeyin.

Hiç yorum yok: