3 Şubat 2010 Çarşamba

Bit Yeniği


Uçaklara karşı nereden geldiğini bilmediğim bir ilgim vardır. Esasında küçükken çok korkardım uçağa binmekten. Kalkış anında gözlerimi sımsıkı kapar aşağı bakmamaya çalışırdım. Sonra ne oldu bilinmez, o korkum bir anda yok oldu gitti. Hatta sessiz sakin geçen uçuşlarda "biraz türbülansa girsek de eğlensek" gibi düşüncelere "gark" olduğum bile olmuştur. Belki bunda 96 senesinde Alitalia'yla gerçekleştirdiğim Roma-Boston seferinde, uçağın kötü hava koşulları yüzünden pisti iki defa pas geçmesinin (uçak tam tekerlek koyacakken, birden yükselmesi, hem de iki kere, anlatılmaz yaşanır. Hatta Wipeout'ta ki angaralı büdü'nün tabiriyle manyağğ bişiy) payı büyüktür.
Havada gördüğü uçağın Boeing mi, Airbus mı, MD mi olduğunu bir bakışta tespit edebilen, hatta eğer Airbus ise 319,320,321,330,340 ayrımına kadar yapabilen bendeniz için Concord'lar her zaman, bir gün seyahat edebilme ihtimali açısından ütopik olmuştur. Paris-New York arasını 3 saatin biraz üzerinde alabilen, saattaki hızı 2000 km yi geçen, stratosfere yakın bir noktadan uçan bir uçaktan bahsediyoruz. Öylesi bir uçak ki, mühendisleri tarafından uçarken ısı farkından gövdede oluşan 25 cm'lik genişlemeye göre tasarlanmış. Zaten Concorde, Fransa'nın 60'lı ve 70Li yıllarda yaptığı atılımlar neticesinde oluşmuş bir ürün. Efsane Citroenler, Mirage savaş uçakları ve füzeleri hep bu döneme rastgelir.
Concorde kazası olduğunda New York'taydım. Kazanın sebebi olarak uçak kalkmadan hemen önce piste iniş yapan Continental uçağından düşen bir parçanın, Concorde'un tekerleğini patlatması ve tekerlek parçalarının uçağın yakıt tankına çarparken oluşturduğu basınçla yakıt tankının alev alması olarak açıklanmıştı. Komplo teorilerine bayılan biri olarak bu bana biraz garip gelmişti, çünkü kalkış sırasında tekerlek patlaması sıkça yaşanan bir olaydı. Mutlaka daha önce başka Concorde seferlerinde de yaşanmış olmalıydı. O zaman patlamayan yakıt tankları bu sefer nasıl patlamıştı? Bu soru zihnimi kurcalarken geçenlerde okuduğum bir makale ve bugünkü gazetelerde yayınlanan bir haber, kuşkularımda haklılık payı olduğuna beni inandırdı.
Öncelikle haberden başlayalım; Concorde kazasıyla ilgili ceza davasının ilk duruşması Paris'te yapıldı. Oalyda taksirle adam öldürme suçlamasıyla yargılanan iki taraf var. Birincisi o zaman ki Concord'ların uçuş güvenliğinden sorumlu baş uçuş mühendisi ile kazaya kurban giden Concord'un o gün kontrollerini yapan mühendis. Diğeri ise kazaya neden olduğu öne sürülen Continental havayolları. Continental yetkilileri, kazanın anlatıldığı gibi tekerleğin patlamasından meydana gelmediğini, uçağın tekerleği patlamadan önce alev aldığını, bunu da olayın şahidi olan çok sayıda görgü tanığı vasıtasıyla ispatlayabileceklerini iddia ettiler.
Bu gerçekten ilginç bir iddia, çünkü Concorde kazasında havacılık tarihinde bir ilk yaşandı. O da daha önce sıfır kaza sicili olan bir uçak modelinin uçuşları kaldırıldı. Bunu sadece kazaya karışan AirFrance yapmadı, diğer operatör British Airways'te yaptı. Size bahsettiğim makalede bunun sebepleri sıralanmıştı.
Öncelikle Concorde'ların uçuştan çekilme nedenleri şunlar olarak sıralanmıştı.
1) Concorde yolcusunun bu kaza sonrası, Concord'larla uçmaktan imtina etmesi.
Bu yanlış bir bilgiydi. Kazadan sonra bir süre daha devam eden uçuşlarda dolulukla ilgili hiç bir sorun yaşanmadı.
2) Diğer uçaklara göre az sefer gerçekleştiren Concord'ların, kaza sonrası uçuş sayısı/kaza oranın yükselmesi, dolayısıyla da sigorta primlerini artması.
Bu kısmen doğruydu ancak, yine de uçuşlar kar ettiriyordu.
3)Concordların gerçekten yaşlı olması nedeniyle uçuşlarının risk taşıması.
Aynı mantıkla dünyanın en çok kaza yapan uçağı olan dc-9ların hiç uçmaması gerek.
Makaleye göre Concord'ların seferden kaldırılma sebebi şuydu; Bilindiği üzere Concordların yolcu kapasitesi 100 kişiydi. Ortalama bilet fiyatı ise tek gidiş 6000 dolardı. Yani bir uçuşta havayoluna kazandırdığı para 600.000 dolardı. Buna karşın normal bir uçağa mesela bir 747'ye göre çok daha fazla yakıt tüketiyorlardı. Buna karşılık ortalama 100 kişilik first ve business sınıfı olan bir 747'de lüks sınıf bilet fiyatları buna yakındı ve daha düşük yakıt sarfiyatıyla 400'e yakın yolcuyu uçurabiliyorlardı. Makaleye göre, hem AirFrance hem de British Airways, Concorde'ları seferden kaldırırlarsa, Concorde yolcularının mecburen supersonik olmayan uçaklara kayacaklarını biliyorlardı, çünkü Concord'ları onlar istemeden hiç bir havayolu satın alamazdı. Nitekim Virgin Havayolları, uçakların seferlerden kaldırılması açıklandığında, istenilen fiyat neyse bu uçakları satın almaya hazır olduklarını açıklamış ancak bu teklifleri hem İngiliz hem de Fransızlarca reddedilmişti. Bunun sebebi basitti. AirFrance ve BA 747'yle uçurabileceği zengin yolcusunu eğer Concordlar uçmaya devam ederse ya kaybedecek ya da rekabet için daha ucuza uçurmak zorunda kalacaktı.
Sonuç olarak Concord'ların uçuştan kalkmasıyla her iki havayolu, aynı sayıdas yolcuyu, aynı bilet fiyatıyla, çok daha ucuz maliyete uçurarak muazzam bir kar elde etti. Continental'in açıklaması ve bu makaleyi lat alta koyduğunuzda insaın burnuna pis kokular gelmiyor değil. Buna bir de son bir ayağı ben ekleyeyim. Bilindiği gibi uçak kazalarında, ölen yolculara öncelikle havayolunca bir ödeme yapılır, daha sonra da, her bir ölen yolcunun yaşı ve gelir seviyesi(daha doğrusu kazancı) göz önünde tutularak ayrı bir tazminat ödenir(bu tazminatın miktarına çoğu zaman mahkemeler karar verir.) Normalde Concorde gibi her bir yolcusunun yıllık geliri milyonlarca dolar olan bir uçak düştüğünde, ölenlerin yakınlarına ödenecek tazminat miktarı milyar dolarlarla ifade edilir (şöyle düşünün yıllık kazancı 5 milyon dolar olan 40 yaşında bir adam ölse, mahkeme adamın daha çalışacağı süreyi gözönüne alır bu 25 sene daha olsa, adamın yakınları sadece destekten yoksun kalma olarak 125 milyon dolar tazminat alır. Buna manevi ve maddi diğer kayıplar dahil değil. Bu kişi gibi 100 kişinin öldüğü gözönüne alınınca çıkan rakamı düşünün). Ancak o gün gerçekleşen kazada ölenlerin hiç biri klasik Concord yolcusu jet setlerden değildi. Bir derginin yaptığı çekilişinde, dünya seyahati kazanan gariban Alman "talihliler"iydi. Sen git o kadar zenginle uçuş yap sıfır kazayla uç, Alman garibanları uçağına binsin ve lastiğin patlayıp yakıt tankın alev alsın, bir de üzerine milyarlarca dolar kar et... Bu kadar tesadüf biraz fazla değil mi?

Hiç yorum yok: