
AKP iktidarının bu ülkede beyinlere kazımak istediği bir başka konuda bürokrasinin işlevsizliği. Elbette her türk vatandaşının bu konuda şikayeti vardır ve düzeltilmesi gereken konular olduğu açıktır, ama AKP'nin bunlardan ziyade devlet kademesinde istediği zihniyetin kök salması için bürokrasiye saldırdığı da su götürmez bir gerçektir.
Bürokrasinin bir ülkede ne denli hayati olduğu geçtiğimiz günlerde ortaya çıktı. İsrail başbakanı Olmert görev süresi sona ermeden ülkemize geldi ve 5 saati aşkın bir süre Erdoğan'la biraraya geldi. Basın açıklamasında bunun bir veda ziyareti olduğu söylendi, ama aklı başında hiç kimse 5 saat neyin vedası yapıldığını anlayamadı.
İşin iç yüzü, İsrail Filistin'e saldırdığında ortaya çıktı, Olmert bunun için gelmişti. Ne var ki başbakan Erdoğan, saldırı üzerine "İsrail bana yalan söyledi" açıklamasını yaptı. Bunun üzerine İsrailin Ankara büyükelçisi de Olmert'in Erdoğan'a; bu türde bir saldırı yapılacağını ima ettiğini ama elbette açıkça söylemediğini açıkladı.
Ben BOP un eşbaşkanıyım lafının nasıl boş olduğunu bu olay sayesinde bir kez daha gördük, nedense arabulucu olarak Mısır seçildi. Zaten bunun bir kandırmaca, kişisel tatmin (aslında durumu ifade edecek daha ağır bir laf var ya neyse) olduğunu biliyorduk. Ancak burada öne çıkan bir husus daha vardı, o da bürokrasinin devlet yönetimindeki önemi. Bir başbakanın her konuda bilgi sahibi olması beklenemez, ama adam gibi bir ekibinin olması beklenmelidir. Ne var ki bu iktidar her konuda olduğu gibi dışişlerinde de bürokrasiyi yok sayıp, kendi "vasıfsız" adamlarıyla bir şeyler yaptığını sandığı için, her şeyi eline yüzüne bulaştırıyor. Öyle ki ülkenin Dışişleri bakanı 42 yaşında bir endüstri mühendisi. Çok merak diyorum kendisi o koltuğa oturmadan önce dış politikayla ilgili kaç kitap okudu. E bakanın böyle olunca, bir de üstüne üstlük ona yol göstermesi gereken bürokratları da dinlemeyip, Zapsu ve benzerlerinin aklına uyarsan, İsrail'in yaptıkları karşısında anca "Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste" dersin (ayrıca bu lafla işin allahın insafına kaldığını da itiraf edilmiş oldu) , dediğinle de kalırsın. Nur içinde yatsın rahmetli annanem de haksızlıklar karşısında aynı lafı ederdi ama evde oturup örgü örerdi, ülkeyi yönetmek gibi bir düşünce geçirmezdi içinden. Koskaca ülkenin başbakanının ettiği lafa bakar mısınız? Birilerinin ona şunu söylemesi şart; "Sayın başbakan sen bakkal mehmet efendi değilsin, tamam israil'in yaptıkları kabul edilemez bir vahşet ama senin gözetmen gereken dengeler var, tarihten gelen stratejik ortaklıkların var bu lafı ettikten sonra biri çıkıp filistin'i bombalayan israil jetleri neden konya ovası üzerinde eğitim yapıyor o zaman derse ne diyeceksiniz? Eğer ille bunu protesto edecekseniz kullanmanız gereken diplomatik lisan şudur"
"Alma mazlumun ahını çıkar aheste aheste" çok takıldım bu lafa, var mıdır dünya üzerinde böyle laflar eden başka bir lider? George W. dahi etmez böyle bir laf. Düşünsenize biri Amerika'yı kandırmış Georgie boy beyanat veriyor; "This is for Iran who denies its mass-destruction missiles! LIAR LIAR YOUR PANTS ON FIRE!" ne kadar absürt değil mi, ama bir o kadar acıklı ki ülkemizde yaşanan bu.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder