20 Ocak 2010 Çarşamba

Hayvanboyar Başkan


Renklerin insan davranışı ve psikolojisi üzerine etkilerine baktığımızda(Arkasokak.net'den alıntı yaptım) sarı rengin; geçiciliğin ve dikkat çekiciliğin ile ölümün ve sinirliliğin sembolü olduğu görülmekte. Gerçekten de yapılan araştırmalar, bebeklerin duvarları sarıya boyalı odalarda daha çok ağladığını, yetişkinlerin daha sinirli olduklarını, hayvanların dahi öfkelendiklerinde renklerini sarıya çevirdiklerini gösteriyor.
Geçicilik, dikkat çekme arzsu ve elbette sinirlilik gibi tanımlar Mustafa Sarıgül'ün "Değişim Hareketi" olarak adlandırdığı örgütüne tabiri caizse "cuk" oturmuş kavramlar. Ayriyetten sarının renk skalasında yeşil ile kırmızının arasında yer alması, konuşmalarında hem dincilere hem de solculara göz kırpan Sarıgül'ü nitelendirmek için en uygun olanı.
Elbette Sarıgül'ün renk seçiminin yukarıda saydığım kriterlere göre yapılmadığnı tahmin edebilmek için müneccim olmaya gerek yok. Soyadı Sarıgül olduğu için oluşturduğu hareketin rengi sarı.
Sarıgül, deyince benim aklıma Mustafa Sarıgül'den ziyade hep babamın eve renkli televizyon aldığında ilk kez renkli olarak izlediğim dizi gelir(sene 84'tü yanılmıyorsam). Sadece bir kovboy dizisi olarak hatırlıyorum diziyi o kadar. Ama o zamana kadar dizinin başlangıcında hep renksiz olarak gördüğüm gülü, renkli televizyonda sarı olarak görmem aklıma kazınmış herhalde.(Şimdi IMDB de baktım da Cybill Shephard yani Mavi Ay'da David'in aşkı Madelyn da oynuyormuş dizide, bir de Bayan Topesto vardı değil mi orada... Serbest çağrışım nelere kadirsin)
Ben Sarıgül'ü hiç bir zaman sevmedim, çünkü onu hep samimiyetsiz, şov peşinde, kıblesinin yönü belli olmayan, herkese mavi boncuk dağıtan, bir nevi İ.Melih Gökçek olarak gördüm. Oğlunun icraatları (Lütfü Kırdar'da klasik müzik konseri varken üst katta bangır bangır ibo çaldırması) ve eski karısının hakkındaki iddiaları da cabası. Sanırım haklılığımı da , en son yaptığı "icraat" ortaya koydu.
Beyaz güvercinlerin sarıya boyanarak miting meydanından salınmasından bahsediyorum. Böyle bir barbarlık olabilir mi? Eğer mesele o boyanın hayvanlara zarar vereceğini öngörememekse, bu zeka kapasitesinde birinin ülke yönetimine talip olması gerçekten acı. Yok eğer o hayvanların bu şov uğruna doğada hiç bir şekilde yaşayamayacağı önceden biliniyor ve ona rağmen bu işe kalkışılmışsa, aynı zihniyetin ülkeyi yönettiğinde yapacaklarını düşünmek dahi istemiyorum.
Sarıgül ve ekibinin bu hayvan boyama ile ilgili mazeretleri de hazır. DSP'nin güvercinleriyle karıştırılmak istememişler. Ulan o zaman başka hayvan mı bulamadınız simge olarak? Ayrıca bu cümleyle hedefledikleri seçmen kitlesinin de genel olarak sığırdan hallice olduğunu zımnen kabul etmiş oluyorlar. Ne de olsa sandığa gittiğinde Sarıgül'ün güvercinine aldanıp, mührü DSP'ye vuran seçmenden "bilinçli" olarak söz edilmesi beklenemez.
Ben sırf bu sebepten dolayı, CHP'nin oylarını bölmek için özellikle dinci kanallarda şişirilerek sunulan Sarıgül'ün ( bakın Stv, Kanal 7 ve Bugün TV'ye bütün mitingleri canlı yayınlanıyor) CHP yerine bu dinci kanalların hiç aklına getirmediği bir partinin oylarını böleceği kanaatindeyim. Ama herhalükarda hile karışmamış bir seçimde oy oranının %3'ü geçeceğini sanmıyorum. Yine de seçimler öncesi defalarca Washington'da "temas"larda bulunmuş olması ve arkasındaki muazzam maddi destek dolayısıyla da inceden işkillenmiyor değilim.
Sarıgül'den kendisine oy vermeyecek bir seçmen olarak ricam bu DSP'ye benzetilme kaygılarını yok etmek için sarıya boyanmış güvercinlerden daha insani bir yol bulması. Mesela izinden gittiği Ecevit'in adından yola çıkarak dağa taşa "Sarıoğlan" falan yazdırırsa, duyarlı vatandaşların daha az antipatisini kazanacağını düşünüyorum.

2 yorum:

benkendimfilim dedi ki...

bayıldım ellerine sağlık...

salamy dedi ki...

rica ederim.