12 Mart 2009 Perşembe

"Ben sporcunun bana biat edenini severim. Ahlakı falan karıştırma" F.G.

İlk zamanlarında Okan ve Ümit Davala ile birlikte"keşke Beşiktaş'ta oynasa" dediğim adamdı Emre. Inter'e gittiğinde "helal olsun" demiştim, ne de olsa sırf içimde ki Milan nefreti yüzünden Zenga'lı kadrosu zamanından beri tuttuğum takıma gitmişti. Seneler içerisinde futbolunu ilerletemedi Emre, bu olabilirdi zira gerek bulunduğu ortamdan olsun gerekse yaşadıkları sakatlıklardan dolayı olsun bir çok geleceği parlak sanılan yıldız sönüp gitmişti futbol arenasından. Buna karşın Emre ne kadar kötü oynarsa(ki çoğu zaman sahada yoktu) oynasın bir yolunu bulup milli takımda ve üst düzey kulüp takımlarında kendine yer bulabildi. Bunda da eleştirilecek bir yan yoktu, kulüp takımının harcayacağı para kendi taraftarını ilgilendirirdi.
Ama Emre'nin futbolu küçüldükçe, çirkefiliği büyüdü. Önce İngiltere'de yaşanan ırkçılık iddiası ardından İsviçre maçında yaptıkları. Kendi gözlerimizle görmediğimizden hep bu olaylarda bir mazeret bulduk. Batı medyası, olayın kahramanı bir Türk olunca onun üzerine acımasızca gidiyordu, ne de olsa esas ırkçı onlardı ama her nedense bu ırkçı basın yıllardır oralarda top oynayan Nihat ve Tugay için tek kelime kötü satır yazı yazmamıştı.
Geçmişte yaşananların doğruluğunu, Emre'nin zamanında "ananızın ligi" diyerek dalga geçtiği Turkcell Super Ligi'ne dönmesiyle kanıtlandı. Önce İstanbul B.B. maçında Tjikuzu'ya ettiği küfürler ve adamı zorla dışarı attırması, sonrasında da Kayseri maçında rakibine yaptığı "boğaz kesme" hareketi(Maçta boyumun yarısında biri bana aynı hareketi yapsa, atılmak pahasına en az iki kaburgasını eline vermeye çalışırdım, günümüz futbolcuları eğitimsiz olabilir ama gerçekten kendilerinde peygamber sabrı var).
Emre'nin futbol serüvenin başlangıcından beri cemaatçi olduğu söylentileri mevcuttu. Ne de olsa Galatasaray'ın o zaman ki kadrosu ve "baş abisinin" dünya görüşü aşikardı. İsteyen istediği şeye inanmakta serbesttir, ama bir çelişki var ki gerçekten çözümlemek mümkün değil;
Kimdi Galatasaray'ın cemaatçi futbolcuları? Başta Hakan Şükür. Sonrasında Arif Erdem, Okan Buruk,Faqtih Akyel ve Hakan Ünsal(zaten takımda 6 yabancı vardı). Tüm dinler kul hakkı yemenin en büyük haramlardan biri olduğunu söyler ama şu yukarıda ki isimlere bakıldığında, Okan Buruk dışında saha içerisinde bu emre uygun davranışlar sergilerdiler mi hiç?
En başta Arif Erdem. Dünya'da ondan beter çirkef bir taklacı güvercin gördü mü yeşil sahalar? (Hakemlerin bunları onca defa yemesi ayrı bir araştırma konusu). Az mı kulaklarını çınladı Kadıköy ve Taksim semalarında. Ya Hakan Ünsal? Tamam pek numaracı olduğu söylenemezdi ama her türlü itiş kakış dalaşmanın içerisindeydi.Fatih Akyel'i bilen bilir... Bir şey yazmaya gerek yok.
Ve Hakan Şükür... Kimilerine göre Türk futbolunun gelmiş geçmiş en büyük golcüsü, bence over rated bir adam (elbette herkesin fikri ayrı olabilir). Futbol hayatı boyunca birlikte oynadığı forveti takımdan silmiş, takımda kendi gurubundan olmayanların geleceğini karatmış,trilyonlar kazanırken 2002 dünya kupasında milli takımda arkadaşlarını gazlayarak 3 kuruşluk Mercedes jeep için kazan kaldırmış, benzeri olayı bu sefer x5 için Fatih Terim'le yaşamış, kendisini milli takıma almadığı için Ersun Yanal aleyhine lobi yaparak onun en kritik anda kovulmasını sağlamış bir adam değil midir Hakan Şükür? http://www.youtube.com/watch?v=3to3SXjku8I&feature=related adresinden saha içerisinde de ne kadar ahlak abidesi biri olduğu da buradan anlaşılabilir. Sırf adını kullanarak benden alınan elektrik parasından yapılan kesintiyle kaynak sağlanan TRT'den 700 bin dolar alması ise ayrı bir olay.
İşte insana dokunan bu. Bir yandan insanların gözüne sokularak yapılan dincilik propagandası, diğer yandan da bu kisve altında bırakın islamı, dünyadaki hiç bir inanç sistemine uymayacak davranışları sergileyen insanlar. Tabi kendilerine sorsanız, bunlar esas amaca ulaşana kadar yapılabilecek şeyler, iki tövbe ettin mi günahlar nasıl olsa af olunur.

Hiç yorum yok: